25 Kasım 2015 Çarşamba

Minibüse Binme Klavuzu

Selam Okuyucu,

İstanbul'da yaşıyorsan, birde bayansan, "kendi aracın ile trafiğe çıkmak = cesaret" olarak tanımlanabilir.

Yağmurlu günlerde, park edemediğin durumlarda vs. minibüse bineceksen, aşağıdaki durumlardan en az üçünü yaşaman muhtemel demektir.  Ona göre psikolojik ve fiziksel olarak hazır olmalısın.  Haa zaten sık sık minibüse binenlerdenim diyorsan, tamam sen serbestsin, gidip eski sevgilinin yeni sevgilisinin facebook - Instagram sayfalarında dedektiflik yapmaya geri dönebilirsin.  Yalnız instagramda resmi büyüteceğim diye çift tıklama bak, cidden durum vahimleşir.  (Aman tabii ki sen öyle şeyler yapmazsın ama ben yine bi hatırlatayım istedim.)  Şimdi geri kalanlar hazırsa başlıyoruz.

İlk Adım : Minibüsü Bekleme
Bu adımda, minibüsü beklerken olması muhtemel durumlardan bahsedeceğiz.  Yol kenarında bineceğin minibüsü beklerken, senin beklediğin hariç, diğer tüm minibüsler şansını mutlaka deneyecektir.  Seni farkeden minibüs şoförü, önce selektör yapacak, bununla yetinmeyip kornaya basacak ve yine de dur hareketi yapmayan senin, dalgın olduğun kanaatine vararak, yanına gelip yavaşlarken kapısını açacaktır.  Ölü taklidi yapıp, ileriye doğru boş bakışlar atarak durumu kurtarabilirsin.  İşte o esnadan başını şeytan filminin o meşhur sahnesindeki gibi 180 derece arkaya çevirmiş şoför sana "madem binmeyecektin niye durdum" bakışı atabilir.  Bu gibi bir durumla karşı karşıya kalmamak için, senin hedefindeki minibüs gelinceye dek, sana selektör yapan tüm minibüslere başını hafif yukarı doğru kaldırarak "hayır" işareti yaparsan, şoför ağabeyimiz yoluna devam edecektir.

İkinci adım : Minibüse Binme
Bu adımda içindeki dublörsüz film çeken Tom Cruise ortaya çıkmalı.  Başka türlü hayatta kalman mümkün değil.  Öncelikle, inen yolcu varsa şanslısın, onu bil.  Çünkü bir veya birkaç yolcu inecek ve sen bineceksen, minibüsün duracağından emin olabilirsin.  Minibüsteki yolcular iner inmez merdivene ilk adımını atman önemli zira şoför ağabeyimiz "Hadi ablacım, biraz acele edelim" repliğini söyleyecektir.  Eğer inen yolcu yoksa ve sen minibüse hemen binme durumundaysen, minibüsün tam olarak durmasını bekleme, yanlış yaparsın.  Minibüs yavaşlar, yavaşlar ve yavaşlar ancak tam olarak durmaz.  İşte o vakit, çıkar içindeki Tom Cruise'u ve atla minibüse.  Ancak seyir halini tam durdurmamış minibüse saniyenin beşte biri hızda da binsen "acele edelim lütfen" cümlesini duyabilme ihtimalin yüksek.

Üçüncü adım : Para Ödeme ve Üstünü Alma
Minibüse binmeden önce cebinde muhakkak toplam tutar miktarında bozuk para olsun.  Ben kalabalık ortamda ucu ucuna para veremem ezik gibi diyorsan, biner binmez gayet karizmatik bir biçimde "Pardon, bir kişi Kadıköy ne kadar acaba?" diye sorarsın, sonra elindeki paraları sayıyormuş gibi yaparsın ve şoföre verirsin.  Haaa yok ben ille de banknot vereceğim diyorsan, o zaman kenarda 5, 10 veya en fazla 20 TL. bulundurman şart.  50, 100 ve 200-TL vermeyi planlıyorsan, bence selli yağmurda kabak lastikle araba sür gerçekten sağlığın daha güvende demektir.  Zira şoför ağabeyimiz o paraları kabul etmeyecek, etse de sen inene dek üstünü vermeyecektir.  Parayı verdin diyelim, şimdi sıra üstünü alma kısmında.  En gergin bekleyiş budur.  Paranın üstü iki durak içerisinde gelmezse, şoföre akıbetini sorarken çelik gibi sağlam sinirlere ve dahası Malkoçoğlu tarzı cesarete sahip olman gerekebilir.  "Öhö öhö (Boğazın temizlenme evresi) şoför bey pardon, ben Kadıköy parası verdim 20 TL ancak üstünü göndermediniz." Şoför ağabey, itham edilmişcesine "Nerden bindiniz siz?, 20 TL mi verdiniz, Vermedim mi ben sizin para üstünüzü?" şeklindeki soruları sıralayacaktır.  "Yahu kardeşim binene dek, elli selektör yaptın, göz göze 30 sn bakıştık, parayı aldın, daha 3 dakika olmuş bineli ne çabuk unuttun" gibi cevaplar vermek yerine, mümkün olduğunca sakin bir şekilde cevaplandırın soruları.  Bir diğer olasılık, şoförde başta belirttiğim "düşüncesizler" tarafından verilen banknotlar sonucu bozuk para kalmamış olması durumudur ki burada da "Ablacım bozuk yok şu anda sabret, aklımda"cevabını duyacaksınız.

Dördüncü adım: Yer Kapma!
İşte burada National Geographic kanalında gördüğün avına saldıran yırtıcılar misali atik davranırsan, nirvanaya erersin.  En kötü durumda, minibüste tek kişilik yer kalmışken, sen şoförün yanına gitmiş ve parayı verip üstünü beklerken, başka yolcu almak için yavaşladığında yaşadığın o adrenalin dolu dakikalardır.  Eğer yanında çanta, poşet vb şeyler varsa hiç düşünmeden koy o koltuğa, önce sen bindin ve orası senin hakkın.  Zira ayaktaysan, asla hiyerarşi bekleme.  Önce binen değil, kalkacak yolcunun koltuğuna en yakın duran kazanır unutma.  Haaa birde hemen hemen her minibüste rastlama ihtimalin yüksek, eli kolu ve yanı poşetlerle dolu olan, cam kenarına yanaşmayı, yakın yerde ineceği gerekçesiyle reddeden o teyzeleri unutmamak lazım.  O teyzelerle nerede ineceksinz diyoloğuna girme.  Ezile ezile bin yanına.  Muhtemelen sen daha önce ineceksin, inerken "Noolduuu canım?" bakışıyla rahatlarsın.  Ama öncesinde gençlik yıllarını o teyzenin replikleriyle ziyan etme.

Beşinci adım : Sigara İçen Şoför
Bak arkadaşım, Sen sen ol, şoföre sigaranızı söndürebilir misiniz? deme!  Çünkü cevabı belli "Ablacım, içmeyeyim de kaza mı yapayım?"  Şoförler sigara içmeme oranının kaza yapma oranı ile doğru orantılı olduğuna inanıyorlar.  İçmezse çarpar, net!  Canından önemli mi canım, sende aaaaa...

Altıncı Adım : Çalan Arabesk Müzik
Adı duyulmamış bir şarkıcının, muhtemelen tüm Türkiye genelinde 85 adet satılan albümün birine sahip şoför ağabeyimiz, bunu son ses dinlerken, acaba arka taraftaki gariban yolcular ne hissediyordur diye düşünmez.  Ama sen "Acaba nefesimi tutsam, şarkı bitmeden kendi kendimi imha edebilir miyim?, Son sürat giden araçtan kendimi atıp yuvarlansam sakat kalmadan bu işi çözebilir miyim?" gibi sorular sormaya başlarsın.  Bu gibi soruları soruyarsan yine şanslısın demektir, zira şarkıcının "lay lay lom galiba sana göre sevmeler, hopa şinanay galiba sana göre sevilmeler" dizelerinde mana aramaya başladıysan, in hemen o minibüsten.  Oksijen şart.  Buna önlem olarak, minibüse kulaklıkla binmeniz tavsiye edilir.  Senin müziğine karşı benim müziğim şeklinde yaklaşılabilir olaya.  Ancak, arkadan uzatılacak paraya karşı dikkatli olunmalıdır.  Kulaklık sıklıkla çıkarılıp, "pardon kaç kişiydi, neresiydi" diye sormanız olası...

Yedinci Adım : İniş 
Buraya kadar sağ salim gelmiş olman maceranın sona erdiği anlamına gelmez sevgili okuyucu.  Zira hiçbir şey bitmiş değil.  Burada gözlem ve matematiksel yeteneklerini kullanman gerekecek.  Minibüsün hızını, ineceğin nokta arasındaki mesafeyi, yanında oturan ve senden önce ineceğini iddia eden teyzenin poşetlerinin üzerinden atlama ve ona atacağın "Nooldu canım kim önce inecekmiş" bakış süreni hesaplamalısın.  Ses tonunda önemli, gayet kararlı ve yüksek tonda konuşmazsan son durak seni bekler.  Ayağa kalk, kapıya yanaş ve ineceğin yere 50 metre kala "Müsait bi yerde" de. "İnecek var" veya "inebilir miyim lütfen," seni diğerlerinden ayırır.  Unutma minbüstesin ve kuralına göre oynamalısın.  Şoför sesini duyduysa ne ala, duymadıysa son bir kez daha tekrarla ve bekle, zira burada devreye diğer yolcular girecek.  Sesi gür bir bey "Kaptan, inecek var" diye bağırdığında seni duymayan şoför ağabey, anında frene basacaktır.  İniş için yine tam durmasını bekleme, derin bir nefes al ve bırak kendini.  

Tüm bunları başarı ile yerine getirdiysen, tebrikler, artık sende kıdemli bir minibüs yolcususun.

Not : Minibüs şoförünün arkada olduğunu iddia ettiği o boşluk, esasen yok.  Arama boşuna...

Sevgiyle ;)


6 Kasım 2015 Cuma

Deep Not


  • Herkeste bir öksürük hali.  Tamam, bu durum bende de mevcut ama, toplu taşımalarda ağızlarını yarım metre açıp, mikroplarını saça saça öksürenlerin ağzına terlikle vurma isteği sadece bende oluşuyor olamaz değil mi?
  • Instagram'sız asla diyenler el kaldırsın.
  • H&M Mağazası indiriminde yaşanan görüntüleri izledikten sonra, hala kadınlardan korkmayan bir iki yiğidi gönülden tebrik ederim.
  • İnsanların geçirdiği evrimi yakından tecrübe etmek isteyenler, Facebook'a ilk kayıt olduklarında yaptıkları paylaşım ve yorumlara baksın.  Ben baktım ve tek söyleyebileceğim "Zamanında çevreye vermiş olduğum geçici rahatsızlık sebebiyle hepinizden özür dilerim."
  • Adele; seviyorum kız seni.  Kalp kalp kalp
  • Akıllarda tek bir soru; akşama ne pişirsem!!!
  • Bir Cuma repliği : "Akşam olsa da gitsek"
  • Kedimin dünyanın parasını verip aldığım pufidik yatağında değil de, ısrarla kanepenin kenarnda uyuması evrenin bana "fala şeyetmemek lazım" deme şeklidir.
  • Şu sıra Instagram'da kedi videolarına takıldım.  Muhtemelen bir kaç sene sonra da bunun pişmanlığını yaşayacağım o yüzden peşinen kusura bakmayınız.
  • Adam Levine'a teeeee lise yıllarımdan beri aşıktım.  Tam ben evlenme çağına geldim, o terbiyesiz gidip Victoria's Secret mankeni ile evlendi! (Göz deviren smiley)  Ama bu kızcağız yemedi, içmedi, karşılıksız aşkını sonlandırmanın yolunu buldu.  Kendisinin en sevdiğim şarkılarını sırasıyla sabah alarm sesi yaptım.  Sonuç; adamın sesini duyduğum dakka tüylerin diken diken olma hissi.  (Hınzır gülüş smiley'si.)
  • Bayanlar adına sesleniş : Eyyyy Biscolata reklamları nerdesinizzzzzz????
Öpüldünüz.

2 Kasım 2015 Pazartesi

Deliliğin Tanımı

Delilik nedir biliyor musun?

Einstein'e göre delilik, hep aynı şeyleri yaparak farklı bir sonuç beklemektir...