29 Eylül 2018 Cumartesi

Söz veriyorum

Betül Mardin.  Güç sembolü, kadınların idolü, tanıdığım en idealist kadın olan ve kahramanım olarak gördüğüm annemin dahi hayatım boyunca bana hayranlıkla anlattığı kadın.  Halkla İlişkiler denildiğinde akla gelen diva.  Halkla İlişkiler gibi sürekli diyalog halinde olman gereken bir sektörü Türkiye'de oluşturan ve uluslararası konferanslarda "anne" lakabıyla tanınmış bu kadının 5 yaşına kadar dilsiz ve 13 yaşına kadar kekeme olduğunu biliyor muydunuz?   Betül Mardin'in daha küçücükken kendi kendine verdiği "Artık benimle kimse alay edemeyecek" sözü olmuş onu bugüne getiren, milyonların kalbine taht kurmasını sağlayan.  Unutma, her şey tek bir söz ile başlar.

Bugün, şimdi, hemen bir söz ver kendine ve iz bırakmaya başla,
Şimdi bir söz ver kendine ve içinde biriktirdiğin keşkeler ile ölme,
Unutma, spora başladığında muhakkak kas ağrısı çekeceksin ki daha kuvvetli kaslar oluşsun, ve unutma kadınlar müthiş sancılardan sonra hayatın mucizesi olan bebekleri alırlar kucaklarına.  Hayatın sana verdiği acıların aslında seni daha güçlü biri haline getirecek olayların başlangıcı olduğuna inan.  Unutma, iyi bir antrenör ancak başarabildiğine inandığı öğrencisine en ağır çalışmaları verir.  Kendi kendine ördüğün o koca duvarların önünde durup dikilme, şimdi kendine bir söz ver ve konfor alanının dışına çık.  Zamanın seni geliştirmeden yaşlandırmasına izin verme.  Şu an alacağı bir karar ve kendine vereceğin bir söz ile, planladığın hayatı yaşamaya başlayabilirsin inan sonrasında mutlu olmaya çalışmana gerek dahi kalmayacak çünkü hep mutlu olacaksın.

Hayranı olduğun ünlüye benzemek, onun gibi giyinmek ve görünmekten çok daha fazlasısın sen.
Unutma her şeye senin seçimin karar veriyor.  Gerekirse Ay'a koşmayı hayal et ve bırak çevren sana gülsün, pes etme.  Ayakkabının içindeki minicik taş parçasının seni engellemesine izin verme ve gerekiyorsa kayaları ve dağları aş.

Şimdi kendine bir söz ver ve kendinde mutlu olmadığın tüm özelliklerine veda et.  Şimdi kendine inan, başarabileceklerine inan, heyecanlan, ayağa kalk, yürü ve koşmaya başla.  Durmadan ilerle ve seni durdurmaya çalışanlara kulak verme.  Kendin amacın doğrultusunda yaşa, kendi nedenini bul ve ona ulaşana dek durma.  Kendi başarabileceklerine inanamayacaksın.

Sevgiyle,

Berrak...

Hayata kuşbakışı bak

Hala burada mısın okuyucu? Bayağı zaman geçmiş buralara uğramayalı.  Çok şeyler geldi geçti bu sürede, iki iş değiştirdim mesela. Önce sektörlerim değişti, sonra çalıştığım kişiler, patronlar, ortam, vs vs derken ihmal ettim burayı, ama bir baktım ki bu sürede ben de değişmişim.

En son yazımdan bir kac ay sonra ofisteki odamda, aniden durdum. Bir an koltuktan yükseldim ve kuşbakışı masada duran halime baktım, sonra "iyi mi böyle?" diye sordum kendime. Yüreğim, istediğim cevabi veremediği anda istifa ettim.  Hep yazarım, söylerim geçmişin anılarından kendi yarattığımız "hatıra" hücresinde, "yad etmek" adı altında zaman geçiriyoruz ve bu esnada olumsuzlukların peşinde koşup, tamir etmeye çalışırken de olumlu olanı kaçırıyoruz. Bu nedenle olumluyu seçmeye karar verdim. Sonrasında hiç planda yokken başka teklifle başka yere geçtim. Eğer o gün kendime kuşbakışı bakmamış olsaydım, bugün olduğum yerde değil, hala o masada zamanımı hala değer bilmeyenlere harcıyor olurdum. Bunu anladığımda hayatıma kuşbakışı bakmam gerektiğini anladım.  Meğer kendi hayat masam ne kadar da doluymuş. Ne gereksiz şeyler koymuşum yıllardır.  Onları atmaya kıyamadığım için kendi alanımı daraltmışım meğer.  Başkalarına ait yarım kalan işleri hep ben devralmışım, bana ait değilken ben yüklenmişim.  Fakat kendime ait en minik rica da herkesin öğle arasına denk gelmişim.  Profesyonelliği unutup sözlüğümden "hayır" kelimesini çıkartmışım karşımdakileri kırmamak adına. Kendi özüme dönmeyi unutup başka başka işlere beynimi yormuşum.  Bana hediye edilen ve dahası ne zaman elimden alinacağı belli olamayan kendi masamda boyumdan büyük nice fedakarlıklara kalkışmışım sadece "burnu havada" görünmemek adına. Samimiyet ile özveri arasındaki o ince çizgiyi niceleri geçmişim. Nice sabahlara uyanmışım hep başkaları için ve nice imkanlara ve yeniliklere kapamışım kendimi.
"Ben" kalabilmek adına nice arkadaşlıklardan da istifa ettim bu sürede sevgili okuyucu. Sessizce ayırdım tüm o gereksiz dosyaları ve yine sessizce rafa kaldırdım.

Sen de "benim burada ne işim var?" diyorsan derin bir nefes al, kabuğunu kır ve atılım yap. Asla negatif düşünme ve unutma "Tırtılın bitti dediği an, yaradan "kelebek" dermiş."

Şimdi kalk, kendine sıcacık mis kokulu bir kahve yap ve hayatının kalanına bugün başla. Keyif al, fazlalıkları at, geçmişteki kalp ve hayal kırıklarını, rafa kaldır. Unutma, bu hayat seninle başladı ve sen kendi hikayende başroldesin.

Sevgiyle,

Berrak...