21 Kasım 2020 Cumartesi

En Büyük Düşman

En derin sessizlikler, içinde yaşadığın en gürültülü kavgalardan sonra başlar. Kulağını sağır eden çığlıkların tümünü sen atmışsındır içinden. En büyük sevgini başkalarına verirsin de, kendine en büyük kavgalarını ayırırsın.

Ama bilirsin, gün gelecek, kendinle barışacak, belki gönlünü alıp, onu ikna etmek için yeni yalanlar söyleyeceksin. Nereden vurması, nasıl durması gerektiğini bildiğinden olsa gerek, insan, en iyi yalanları çekinmeden kendine söylüyor. İnandırıyor da.  Ne yapsın, büyüdükçe anlıyor çünkü, ya tamamen kendi olup, kendinden vermeyi kabul etmeden yalnızlığı seçecek, yada ortak müşterekte buluşmaya razı olup, başarısızlıkla sonuçlanan, rutini kırma arzusunun yarattığı kalp kırıklığını ustaca görmezden gelip, devam edecek yalanlarına. 

Başkalarına sustuklarını, kendine bağırana dek, iyi davranacaksın ruhuna. Ne olsa en yüce gönüllü dost, en büyük düşman da sensin kendine...

13 Ekim 2020 Salı

Zaman

Bazen uzun uzun anlatman gerekmez. 

Unutmayın, zaman size, işinize geldiğinde yanında olup, işine gelmediğinde yok ettiğin kişiye, günün birinde muhtaç olmayı muhakkak öğretir.

Bu, yazılı olmayan bir kuraldır bu aslında.

İster karma de, ister ilahi adalet, ister eden bulur.

O nedenle, birinin geçmişini almaya çalışırken, o insanı geleceğinde tutman gerektiğini unutma.

19 Eylül 2020 Cumartesi

Güçlü Kadın Olmak

 "Ama sen çok güçlü bir kadınsın, nelerin altından kalktın, bunu da atlatacaksın." Bu cümleyi ne kadar çok duydum. 

Ne kadar kuvvetli bir tabirdir "Güçlü Kadın". Doğrudur da. Çünkü onlar, düştüğünde kalkmasını bilen, hatta düştüğünü belli dahi etmeyen kadınlardır. Onlar, en yakınım dediği insanlardan bile yanlış görse, dimdik yoluna devam edebilenlerdir. Gülüşlerini, en kederli anılarına siper ederek savaşanlardır hayatla. Sınırlarını da bilirler, karşısındakilere sınırları  çizmeyi de. Hayır demek zor değildir onlar için. Dedim ya, güzeldir güçlü kadın olmak ama, bu kıvama gelmesi zor ve hiç güzel olmayan bir süreçtir.

Düştüğünde kalkmayı öğrenebilmek için, yara bere içinde kalarak, defalarca tekrar tekrar düşmen gerekir. Bu zamanlarda iki grup insan görürsün. Bir grup, senin düşmeni zaten dört gözle bekliyordur ve içten içe mutludur, bunu farkedersin. Farkettiğinde yaralarına yenisi eklenir. Diğer grup ise, senin canın yanınca, canı yananlardır ki, bunlar genelde çekirdek ailenden öteye pek gitmez. Ne zaman bu gerçekleri görürsün, işte o zaman gülmeye başlarsın. Başlarsın ki ağlamanı bekleyenler sevinmesin, sevdiklerinin ise seninle beraber canı yanmasın. Gülmenin toplu, ağlamanın ise çoğunlukla yalnız başına yapılan eylem olduğunu farkedersin. Acıya, nefrete, kine, en önemlisi de, zamanında yaslanabileceğini sandığın, o dağ gibi omuzların, incecik, kuru ve içi çürük birer dal çıkmasına gülersin.

Sınırların ve sinirlerin o kadar hiçe sayılmıştır ki zamanında, dur demeye çekinmezsin. Artık "evet" demek kadar kolaydır "hayır" diyebilmesi.

Çok güzeldir güçlü kadın olabilmek. Kendinle en çok sen alay edersin mesela. İnsanlar, özgüven abidesi olduğunu düşünürken, aslında sen, onların en büyük silahları olan acı ve alaycı sözlerini ele geçirmişsindir. Kontrol ve güç sendedir. Bu elindeyken canını yakamazlar kolay kolay. Bundandır kendinle dalga geçişlerin de onlar bunu asla bilemez. 

Tam anlamıyla olmuşsundur ama en baştaki, "sen nelerin altından kalktın, bunu da atlatırsın" cümlesi, bir türlü "bunu atlatırken ben de yanında olacağım." olmaz.

Ama yine de en iyi sen bilirsin, en güzel manzaralar, en zorlu tırmanışların ardında saklıdır.

13 Eylül 2020 Pazar

İzi kalır

Kendi yalnızlığında mutluluğu bulabilmen için, çokça kalabalıkta, yanlış insanların arasına karışman gerekiyor bazen.

Yanındayken vatanındaymış gibi hissettiklerinden gurbetçi muamelesi görmek en kötüsü. Giderken yanında tüm gerçek sandığı duyguları beraberinde sırtlanması cabası. 

Bazıları için odadaki örümcek gibisindir. Evet evet bildiğimiz örümcek. Odalarına ağ yapar, kendi yuvanda olduğunu hissedersin ama sen büyüdükçe, onların korkuları da büyür. Ve kaçınılmaz son gelir. Kendini en güvende hissettiğin anda peçeteye alır ve atarlar seni. Aslında ne ses çıkarmış, ne de zarar vermişsindir onlara. Hatta minik böcekleri yok edip iyiliğin bile dokunmuştur ama yine de korkarlar senden. Seni kendi konfor alanları uğruna yok ederler. Bilirsin, onların zararları, örümcekten de fazladır insanlara, ama artık çok geçtir. 

Ama şimdi dönüp bakıyorum da, gerçek ve samimi olduğunu sandığım tüm yanılsama ve yansımalar aslında kim "olmamam" gerektiğini göstermiş bana.  İşte bu sebepten geçmiş hatıralarım ve yanlışlarımla barışmayı öğrendim. Onlar her yerdeler ve hep olacaklar. Yüzümdeki çizgiler gibiler ve onlardan nefret etmiyorum. Yaşanmamış gibi davranmak, bugünlere dimdik gelebilen kendime yapacağım en büyük haksızlık olur. 

Çocukluğumuzdaki gibi değil. Düştüğünde oluşan yaraları annen öpünce geçmiyor artık. Zaten o yaraları aldığında, annen dahil kimseye göstermediğinde başlıyor hayat. Büyüyorsun. Artık doktor da sensin, derman da. Kabuk bağlayan, kimsenin bilmediği o yarayı tekrar kanatmamak sadece senin elinde. Yine de yaparım dersen çok iyi bilirsin ki, izi kalır...

8 Eylül 2020 Salı

Tekrar merhaba instagram

 Selam okuyucu,

Bazılarının bildiği üzere eski blog yazılarımı da yazdığım, yüksek takipçili hesabımı kapatmıştım. Ancak instagramda geçirdiğimiz günlük süre ve etkinliği düşünülünce, yazılarımı artık oradan da yazmaya karar verdim. O nedenle sizi berr0ck instagram hesabıma beklerim.

Görüşmek üzere. 

Sevgiyle... 

21 Temmuz 2020 Salı

İlki Olmamalıydı


Siz erkekler, araçlardaki dikiz aynasından hiç tedirgin olmadınız.
Siz erkekler kendinize yakıştırdığınız bir kıyafeti alırken, başkası nasıl bakar, bunu bahane edip rahatsız edilir miyim diye düşünmediniz.
Siz erkekler minibuste, otobüste, son yolcu olarak kaldığınızda inene dek korkmadınız.
Siz erkekler en basidinden yolda yürürken bile arkanızdan biri geldiğinde hızlanmadınız.
Saçınızın şekline, kahkaha atmanıza, yürüme biçiminize dikkat etmek zorunda kalmadınız.
Siz erkekler, kardeşimiz, babamız, abimiz bile olsanız, yaşamadığınızdan, bizdeki bu tedirginliği anlayamazsınız.
Çünkü siz bu ülkede bir gün bile kadın olmak zorunda kalmadınız...
Ah be Pınar. Güzel Pınar. Hayalleri olan, güzel gülen, neşeli Pınar.
Seni koruyamadık, yapamadık. Ama işin kötüsü, kendimizi koruyabilecek miyiz onu da bilmiyoruz...
İlki dahi olmamalıydı ya, ama umalım ki bu son olsun...

21 Mayıs 2020 Perşembe

Deep Note

Selam sevgili okuyan,

Uzun zaman oldu biliyorum.  Bu arada çok yazdım, çok sildim. Aslında ne çok şey birikti, kurulacak ne çok cümle, aktarılacak ne çok duygu var ama yumuşak bir geçiş olsun diye önceliği Deep Note köşesine ayırdım.

Notlarım ve ben başlıyoruz,

*Acaba 2015'te iş görüşmesine giden biri "Kendinizi 5 sene sonra nerede görüyorsunuz?" sorusuna "maskeyle ev karantinasında" diye cevap vermiş midir?

*Karantinadakilerin yarısı ya hamile kalacak, yada hamile gibi görünecek 🤦‍♀️

*Hayatımda onca olayı atlatıp, yaptığım onca hataya, aptalca şeye rağmen değil de, market alışverişine gittiğim, yada elimi yüzüme götürdüğüm için başıma bir şey gelirse cok sinirlenirim.

*Dus jelinin yegane görevi bizi yıkamaktır. Kac aydır onu önce ben yıkıyorum 🤦‍♀️

*Köpeklerin yürüyüşe çıkarken neden bu kadar heyecanlandığını şimdi anlıyorum.

*İnsanlarin sana erişimini yalnız sen kontrol edersin. Şimdi tekrar oku.

*Gördüğün yanlışı işaret etmiyor olman onu farketmediğin anlamına gelmez. Sadece zamanını ona harcamak istememişsindir.

*Artık değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmiyorum. Kabul edemeyeceğim şeyleri değiştiriyorum.

*Fotoğrafçı manzarayı değiştiremezse, açısını ve makinenin lensini değiştirir ve en iyi görüntüyü yakalamaya çalışır. İşte aynen bu mantıkla, yaşadığın olayı, içinde bulunduğun ortamı değiştirmiyorsan, bakış açını değiştirmeyi dene. Kendi hayatının filtresi ol, süngeri değil.

*Eğer bir gün beni koşarken görürseniz, lütfen arkamda beni kovalayan her ne ise durdurun!

*Koşmak demişken, küçükken bir köpek tarafından kovalanmamışsanız, çocukluğunuz tamamlanmamış demektir.

Ve el classico. Geceye şarkı bırakalım.

Can Güngör - Yalnız ölmek. (yalnızlıktan korkmayanlara gelsin.) Şimdiden rica ederim 😉

En kısa zamanda görüşmek üzere.

Sevgiyle.

Berrak.

20 Mart 2020 Cuma

Yeni Dönem

Gözle göremediğimiz minicik bir şeyin esiriyiz artık. Milyarderimiz, en fakirimiz, sofistikemiz, atesitimiz, sofimiz, alevimiz, sünnimiz... Hepimiz, görünmeyenin esiriyiz.
Sevdiklerimize dokunamıyor, onlara olan sevgimizi göstermek için, aramıza mesafe koyup, uzak duruyoruz. Tam olarak böyle bir döneme girdik.
Bir kahvenin 40 yıl hatırı varmış cidden deyip, anlamına ilk kez vakıf olduğumuz,
Kalabalıktan uzaklaşıp, iç sesimizle yüzleştiğimiz,
Seneler sonra ilk kez koşturamadığımız döneme girdik.
Bencili fark edip, yardımseveri aynı zamanda alkışladığımız,
Birlik olmanim gücünü anlayıp, insanları ötekileştirmediğimiz,
Haberlerde siyasetin olmadığı döneme girdik.
Çoğumuzun ölümle ilk kez böylesi yüzleşip, ona teslim olmamak için mücadele ettiği döneme girdik.
Yarının olmadığı, yaşadığımız anın değerini bildiğimiz, sağlığımıza her sabah şükrettiğimiz döneme girdik.
Belki başından beri esas görünmeyenden korkup, hırslarımıza yenilmeseydik, yaşama hakkına saygı duyup, böyle yaşayabilseydik, her şeyin daha farklı olabileceğini anladığımız döneme girdik.
Kararırken aydınlandığımız,
Eve kapandıkça, kendimize açıldığımız,
Sessizleşitikçe, başkalarını duyduğumuz döneme girdik.
Hayır olsun, hayırlı olsun ...
Berrak.