4 Nisan 2015 Cumartesi

Zararlı çiçeklerim

Küçükken anneannem ile yaza girerken çiçek ekerdik.  Saksıdaki çiçeklerinde topraklarını değiştirirdik.  Anneannem severdi yeşili, çiçekleri, hayvanları.  Zarar vermemek adına elinden geleni yapardı.  Bir de inanırdı benim elimin uğuruna, "yeşil parmaklısın sen" derdi bana sık sık.  Ektiğim tüm çiçekler büyüyordu, serpiliyordu çabukça ona göre.  Ama bir gün şaşırtmıştı anneannem beni.  Çiçekleriyle konuşan, onları dinleyen, zarar veremeyen kadın o baharda çiçeklerin yanındaki otları koparıyordu.  Capcanlı görünüyorlardı bana oysa.  "Neden" dedim "neden zarar verdin onlara, neden kopardın?".  Bana gülümsedi ve " şimdi söyleyeceklerimi çok iyi dinle kızım" dedi.  " Çiçeklerin kurumamasını, köklerine zarar vermemesini istiyorsan arada sırada zararlı otları koparıp atman gerekir.  Ama öncesinde gözlem yapacaksın, bir süre oradaki otun bitkine zarar verip vermediğine bakacaksın, ona şans vereceksin.  Eğer beraber aynı saksıda büyüyebiliyorlarsa tamamdır o ota dokunma, ancak çiçeğine zarar veriyor ve solmasına sebep oluyorsa koparman gerekir. Ve kızım bu söylediklerimi hayatına yayabilirsen eğer, işte senden başarılısı ve güçlüsü olmaz." Küçüktüm anlamamıştım, söylediği şeyin bitki bakımından ibaret olduğunu sanmıştım.  Büyüdüm, anladım.  Bazen bir sözü hayat felsefeniz yaparsanız, başarırsınız.  İç sesinizden kurtulun dış sesleri dinleyin.  Gözlemleyin ve başarın.  Zaman verin, şans verin, iyi olun, iyilik yapın.  Ama vakti geldiğinde kurtulmayı bilin.  Bağlanın delice ama silebilecek kadar da güçlü olun.  Sevgiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder