- İstediğin kadar protein ve sebze yemenin (hemde istediğin kadar!) kilo vermeyi sağladığını keşfeden Pierre Dukan’a,
- Gözümün gönlümün açılmasını sağlayan Biscolata erkekleri ve pek tabii ki Kıvanç Tatlıtuğ’a,
- Reklam vermediğim halde sürekli yazılarımı ve sayfamı sponsorlu başlığı ile yayınlayan Mark Zuckerberg’e (Benim gelecek vaad ettiğimi düşünüyor olmalı ki adam, bana bildiğin destek veriyor.),
- “Alt tarafı kahve, ne kadar kalorisi olabilir ki yani?” diye aleni şekilde kendimi avutarak, frappuccino ve macchiato’nun dibine vurup, tatlı krizlerimi yenmemi sağlayan Starbucks’a,
- İstediğimde kalabalık içinde deli gibi dans edebilmeme olanak sağladığı için, Gangam Style şarkısının sahibi PSY’a,
- Senelerdir üç kuruşa salgılattığı mutluluk hormonları için, çikolataya,
- Gözümden yaş gelinceye dek gülmemi sağlayan tüm o sitcom lara,
- Karikatürü sevmemi sağladıkları için Yiğit Özgür ve Umut Sarıkaya’ya,
- Güzel kadınların da yalnız kalabileceklerini kanıtlayan tüm bekar Victoria’s Secret kızlarına (bu konuda yorum istemiyorum, o gerçeğin, bende en az sizin kadar farkındayım),
- Sırf altyazıyı okumak yerine, yüzüne birkaç saniye daha fazla bakabilmek için ingilizceyi öğrenme sebebim olan, ilk aşkım David Boreanaz’a (sayende az ekmek yemedim David’cim ),
- Çorabım kaçtığında suçu her defasında onun üzerine attığımdan, bana şahane bir bahane sebebi olduğu için, kedime,
- Her ay bir bahane ile verdiği tarihleri dört gözle beklediğim için, astrolog Susan Miller’a,
- Sevmenin en saf halini bana yaşattıkları için, kardeşim ve anneme,
- Delice bağlanmamayı öğrettikleri için, değer verdiğim ama karşılık göremediklerime,
- İçimdeki yapabilme duygusunu ateşledikleri için, yapamazsın diyenlere,
- Beni ben yapan, daha güçlenmem için sebep veren, kırgınlıklarımla barışıp hayata pozitif bakmamı sağlayan tüm o içi kötülere,
Sevgiyle kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder