Geç yazdım bugün.
Erkenden bitirdim aslında yazımı, Pazartesi Günü’nde güneş, kuş
cıvıltıları falan filan diye güzel bir yazı hazırlamıştım. Espri ile süslenmiş güzelce bir yazıydı. Ama iptal ettim. Mizahı kaldıracak halim yoktu. Yazıyı yayınlamıyorum. Alıştım iptallere zaten. Bugün öğrendim Üniversite Şenlikleri de iptal edilmiş mesela. Şaşırdım mı, hayır!. Twitter’dayım neredeyse tüm gün. Zaten bir kaç gün önce "aydın" bir grubun, şenlikleri iptal mi edersiniz, yoksa zorla basalım mı? şeklinde "medeni" çıkışlarından haberdar olmuştum. Hazırlıklıydım böyle bir olaya. Haber izlemiyorum, izleyemiyorum daha
doğru olur aslında. Sıkılıyorum, yüreğim
kaldırmıyor. Yasak kelimesine tahammülüm
kalmadı. "Ben yapamıyorsam, o olay
yanlıştır" düşüncesine tahammülüm kalmadı.
Yozlaşmaya tahammülüm kalmadı.
Muhteşem bir hayat sürenlerin, sürekli mağdur olmalarını söylemelerine
ve dahası esas mağdurların buna hala inanabiliyor olmalarına tahammülüm
kalmadı. Tünelin ucundaki o ışığa bir
türlü erişememeye tahammülüm kalmadı. Böylesi şaka gibi olaylar her gün yaşanırken tepkisiz kalamıyorum.
Sıkıldım, bunaldım, daraldım ve tahammülsüzüm. Belirli düşünce kalıbına sahip
olmayanlardanım ve farkındayım. Ülkece
deliriyoruz ve bunun farkında bile değiliz.
Aslında fark etmek o kadar da zor değil.
Ayırabiliyorsan tek bir gün, bir saatini ayır ve haber bülteni
izle. O zaman durumun ne hale geldiğini
anlayacaksın.
Hazırdım, yazmıştım, şimdi değilim, yazamıyorum. Gördüklerimi bir kenara bırakıp, içimde
oluşan panik içindeki o sese kulaklarımı kapatıp, görmezden, duymazdan
gelemiyorum.
Deliriyoruz ve bunu biliyoruz. İyilikler yanımızda olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder