27 Nisan 2015 Pazartesi

Mizahı olmayan Ülke

Geç yazdım bugün.  Erkenden bitirdim aslında yazımı, Pazartesi Günü’nde güneş, kuş cıvıltıları falan filan diye güzel bir yazı hazırlamıştım.  Espri ile süslenmiş güzelce bir yazıydı.  Ama iptal ettim.  Mizahı kaldıracak halim yoktu.  Yazıyı yayınlamıyorum.  Alıştım iptallere zaten.  Bugün öğrendim Üniversite Şenlikleri de iptal edilmiş mesela.  Şaşırdım mı, hayır!.  Twitter’dayım neredeyse tüm gün.  Zaten bir kaç gün önce "aydın" bir grubun, şenlikleri iptal mi edersiniz, yoksa zorla basalım mı? şeklinde "medeni" çıkışlarından haberdar olmuştum.  Hazırlıklıydım böyle bir olaya.  Haber izlemiyorum, izleyemiyorum daha doğru olur aslında.  Sıkılıyorum, yüreğim kaldırmıyor.  Yasak kelimesine tahammülüm kalmadı.  "Ben yapamıyorsam, o olay yanlıştır" düşüncesine tahammülüm kalmadı.  Yozlaşmaya tahammülüm kalmadı.  Muhteşem bir hayat sürenlerin, sürekli mağdur olmalarını söylemelerine ve dahası esas mağdurların buna hala inanabiliyor olmalarına tahammülüm kalmadı.  Tünelin ucundaki o ışığa bir türlü erişememeye tahammülüm kalmadı. Böylesi şaka gibi olaylar her gün yaşanırken tepkisiz kalamıyorum. 

Sıkıldım, bunaldım, daraldım ve tahammülsüzüm.  Belirli düşünce kalıbına sahip olmayanlardanım ve farkındayım.  Ülkece deliriyoruz ve bunun farkında bile değiliz.  Aslında fark etmek o kadar da zor değil.  Ayırabiliyorsan tek bir gün, bir saatini ayır ve haber bülteni izle.  O zaman durumun ne hale geldiğini anlayacaksın.

Hazırdım, yazmıştım, şimdi değilim, yazamıyorum.  Gördüklerimi bir kenara bırakıp, içimde oluşan panik içindeki o sese kulaklarımı kapatıp, görmezden, duymazdan gelemiyorum.
Deliriyoruz ve bunu biliyoruz.  İyilikler yanımızda olsun. 

Sevgiyle, sevgiye…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder