Ş.B (Şimdiki Berrak)
Ö.B. (Önceki Berrak)
Ş.B. : Nasılsın Berrak?
Ö. B. : İyidir, süperim senden naber? Saçını mı boyattın sen? Kızıla hemde.
Nasıl cesaret ettin? Ben
kestirmeye bile kıyamıyorum, o yüzden de sürekli topluyorum, gerçi sıkılıyorum
ama risk almaya ne gerek var? Vay
canına. Kaşını almışsın ama aynı zamanda
kilo da almışsın. Almışım, almışsın,
neyse işte. Kahve?
Ş. B. : O zamanda severdim dimi? Alırım tabii.
Saçlarını bir sene içinde sarıya yakın bir renge boyatacaksın, sonra
deliler gibi pişman olup, eski rengine boyatacaksın. Sonra rengi bozulacak ve çikolata kahve
rengini kullanacaksın bayağı bir zaman, sonra sırasıyla, karamel, sarı,
karamel, çikolata kahve, kızıl ve bakır olacak.
Ha arada yine bir haftalık sarışın olacaksın ama deli gibi pişman olup
hemen bakıra geri döneceksin. Bu rengi
de kendin keşfettin sanma sakın, televizyonda göreceksin, Hürrem Sultan rengi
diye yaptıracaksın. Saçını kestireceksin
sonra, öyle böyle değil hemde kısacık.
Aynanın karşısına ilk geçtiğinde ağlamamak için zor tutacaksın kendini
ama geçecek. Sonra devamlı değişiklik
yapacaksın kendinde. Değişikliğin iyi
olduğunu fark edeceksin bir süre sonra.
Her anlamda.! Fikirlerin de değişecek zamanla, sen onların sahibisin,
onlar senin değil, bunu anlayacaksın.
Ö.B. : Vay canına.
Kahvenin yanında sigara mı yaktın sen?
Annem görmesin kızım, gebertir seni bak!
Hem annemle babam nasıl oldu da izin verdiler bunca değişikliğe? Ben kediyi almak için bile on takla atmıştım
hatırlarsan. Sedat’ı alalı iki sene oldu
ama hala ona bile alışamadılar neredeyse.
Sedat nasıl bu arada?
Ş.B. : Sedat iyi, iyidir yani. Altı sene sonra ölecek ne yazık ki. Ama üzülme, veterinerler altı ay yaşar en
fazla demişlerdi ya hani, sekiz sene yaşayacak.
Mucize lakabını takacaklar ona.
Çalışmaya başladığında değişeceksin, önce acayip özgür olduğunu
göreceksin, para kazanıyorsun ya hani.
Mükemmel işte. Artık ailenden
para almana gerek yok, aksine sen eve bir şeyler almaya başlıyorsun. Çevren genişleyecek, yepyeni insanlarla
tanışacaksın.
Ö.B. : Sedat öldü mü!?
Nasıl ya. Yavrum benim. Başka hayvan almadım dimi? Hep derdim alamam başka diye. Yeni iş ha.
Harika. Yepyeni insanlar demek,
yepyeni arkadaşlar demektir. Bu da
harika. Çevrem arkadaşlarla dolacak
yani.
Ş.B. : Sedat’tan sonra bir kedi daha alacaksın. Yine sokaktan ama. Adını kızım koyacaksın, ama kedi erkek
çıkacak. Çok alay edeceksin bununla. Arkadaş konusuna gelince. Pek bi aldanacaksın işte o konuda, çoğu
aslında iş hayatında çalışmak zorunda olduğun insanlar olacak. Yeri gelecek iftiralar atılacak, yalanlar
söylenecek, hakaretler işiteceksin ama her biri sayesinde güçleneceksin. Şimdi çok samimi olduğun o arkadaşın var ya
hani, ismini vermeme gerek yok anladın sen, işte onunla arkadaş değilsiniz
mesela artık. Gitgide daha az insan
kalacak çevrende dost namına. Ama bir o
kadar da genişleyecek. Nasıl diye sorma
anlatamam işte. Sen bir anlatsana,
nasılım ben, nasıldım o zamanlar, televizyonda neler var mesela, nelerden
hoşlanıyorum, gün içinde ne yapıyorum?
Ö.B. : Amaaan bilmiyorsun sanki. Kızlarla iki – üç günde bir buluşup, Fiko’nun
oraya kumpir yemeye gidiyoruz işte, Sedat’ı sabahları sahile indiriyoruz
annemle ama her seferinde bu son diyoruz, fena tırmalıyor kerata. Bisiklete biniyoruz çokça, camın kenarına
oturup Kazım abi ve Yaşar ablayla muhabbet ediyorsunuz, ödü kopuyor annenin
düşeceksin bi gün diye. Akşamları msn’den konuşuyorsun arkadaşlarınla, msn’e geçemiyorsan aklında olduğunu belli
etmek için bir kez çaldırıp kapatıyorsun.
Zaten kontörlü ya senin hattın, genelde yüklediğin gün
bitiriyorsun. Buffy’i izliyorsun ve
Angel’ı tabiiki. Angel sayesinde
İngilizce öğrenmeye başladın mesela bu yaz, izleye izleye ilerleteceksin
sanırım. Yazın eve girmiyorsun
neredeyse, hep bisiklete biniyorsun sokakta, ama şu karşı binadaki senden
hoşlanan çocuk sürekli baktığı için sinir de oluyorsun bi taraftan. Annen ve babanla kavga ediyorsun sık
sık. Anlayamıyorlar seni tam olarak
çünkü. Özgür bıraksalar ya biraz. Bıraksalar arkadaşlarınla olsan hep, onlar
seni anlayabiliyorlar çünkü, ailen korumacı biraz, dövme yaptırmak istediğini
söyledin ona bile karıştılar. Vücut
senin halbuki, onlara ne ki? Neyse
makyaj yapmayı seviyorsun, saçını fönletmeye bayılıyorsun. Dümdüz olmalı, siyah ve kahverengiden
vazgeçemiyorsun, amcanlarla tatildeydin bu yaz, biyolojik babana sinirlendin
yine, asla görmek bile istemiyorsun onun yüzünü. Genel olarak mutlusun yani. Sigaraya ne zaman başladın sen, yani ben?
Ş.B. : Öncelikle Fiko kapattı. Grandhouse’da kapandı zaten. AVM oldu sadece, ruhsuz bi yer. Gelen giden yok. Sedat’tan anladın ki kediler, köpekler gibi
gezmeye meraklı değil. Bahçe ortamı
olmadıkça sahile indirmiyorsun artık.
Evde kondisyon bisikletin var artık ama çanta askısı olarak kullanacaksın. Msn artık yok. Skype var.
Kontörlü değil hattın artık, faturalıya geçtin, ama pek konuşmak
isteyeceğin kimse yok. Sadece özel
insanlara ayırmak istiyorsun zamanını.
İngilizce’yi söktün iyice, bu sayede para kazandın senelerce. O sana aşık çocuk evlendi, bebeği var
şimdi. Sende hala tık yok :) Saçlarını düz
sevmiyorsun artık, renkli giyiniyorsun, sapsarı ve turuncu ayakkabıların falan
var. Ailene asla kızmıyorsun. Senin için değerli olduklarını biliyorsun
çünkü. Şu an istediğin herşeye sahipsin
Berrak tebrikler. Özgürsün de, kendi
kendine sürekli tatile falan gidiyorsun.
Ama zamanla bir şey öğreniyorsun, eski zamanlar iyi. Mesela dövme yaptırabilirsin artık ama her
şeyden hemen sıkıldığını farkettin, aynı motiften sıkılabileceğini düşünüp,
iyiki zamanında izin vermemişler diyorsun.
Kimbilir ne yaptıracaktın? Facebook
var şimdi mesela, topluca ordan mesajlaşıyorsun arkadaşlarınla, doğum gününde
duvarına 300 kişi falan yazıyor ama sen evinde, onlar evlerinde oluyorlar. Skype’dan görüntülü görüşmekten kimseyle yüz
yüze bile gelmiyorsun. Haberler yok
artık Twitter var. Zaten haberlerde de cinnetten
başka bir şey yok. Televizyon izlemeyi
sevmiyorsun artık, dizilerin falan konusu belli, yurt dışında eğitim almış
modern köy ağalarına aşık yakın arkadaşlar yada kız kardeşler var sadece. Sigaraya baban öldüğünde başladın. Öldü babaların, ikisi de. Annene daha bi bağlandın o yüzden. Kardeşin göz bebeğin oldu. Özgürlüğünle beraber sorumluluklarında
arttı. Biraz hırslısın. İş hayatı yaptı bunu. Bazen projeni tamamlamak için 3 gün ofiste
kaldığın oldu. Başardın ama, yaptın
istediklerini. Hayalini kurduğun her şeye
sahip oldukça, yalnızlaştığını farkedeceksin, hazır ol. Ama şunu bil ki, şimdi her ne için şikayet
ediyorsan, 10 sene sonra keşke olsa diyeceksin.
Kızma kimseye, ne zaman öleceklerini bilemiyorsun çünkü. Yaşadığın an’ın değerini bil. Ve umudunu kaybetme. Hayat seninden bazı şeyleri alırken, öyle
mükemmel insanlar çıkaracak ki karşına, inanamayacaksın. Sadece bekle.
Beklerken mutlu ol. Çünkü şu an
konuştuğun Berrak, 10 sene sonrasına böyle bakıyor artık. Git babana, annene, kardeşine sarıl. Kedini sev, beraber uyu bu gece. Sevdiğin insanlara onları sevdiğini söyle. Yanlarında ol. İhmal etme.
Umudunu kaybetme, değişmekten korkma, besmelen selamın olsun, kalbini
hep 20 yaşındaki gibi temiz tut. İlerde
anlayacaksın sana nasıl iyilik yaptığımı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder